Ben sanat alanında yer alan bazı kişilerin kendilerine ait bir renginin bir çizgisinin olduğunu düşünüyorum. Bazen bir filmi izlediğimde o filmin kime ait olduğunu tahmin edebiliyorum. Cem Yılmaz ve filmlerini örnek verebiliriz.1998 senesinde Mazhar Alanson ile birlikte oynadığı “Her şey çok Güzel olacak” filmi ile sinemada kendine özgü bir yol belirleyeceğinin sinyallerini verdi. Oradaki Altan karakteri hafızalarımıza yaramaz ama iyi niyetli kardeş olarak girdi. Bizden karakterlerle bizi bize anlatıyor. Onu izlerken yabancılık çekmiyorum ve sanki evime gelmiş de filmini orada oynuyormuş gibi hissediyorum.
Bilmiyorum belki de ben fazla içselleştiriyorum. Hani bu karmaşa bu ne yapacağını bilememek ve 26 yaşın getirdiği saflık ve havailik var ya işte bu yüzden…Hatta tam da hayallerimin başında olduğum şu zamanlarda “tabure barın belkemiğidir bir kere ” cümlesini hayatımın mottosu haline getirmiş bulunuyorum.Şu sıra yeni filmi çıktı: Arif v 216…Yine bizden bir karakter olan Arif’in ve onun insan olmaya can atan robot arkadaşının keyifli ve bir o kadarda nostaljik maceralarını görüyoruz.Ben filmi izlerken 1969 senesinin siyah beyaz lekesiz anlarına gittim. Filmde kim yok ki…Bazıları canlandırılmış bazılarına bizzat hayat verilmiş birçok sevilen isim var.
Zeki Müren,Sadri Alışık, Ayhan ışık ve daha niceleri… Şunu söylemeden geçemeyeceğim:Bir komedi filminde illaki katıla katıla gülmek şart değil bence.Hafif bir tebessüm ve ince bir algı da bir filmin bize verdikleri olabiliyor.Yani ben hiç gülmedim yahu deyip canım filmi haksızlık etmeyin.Cem Yılmaz’ın her sözüne her filmine deli gibi gülmüyoruz zaten.İşte işin bahsettiğim o rahiyası da burada sevgili dostlar…Kendine özgü hafif güzel bir kokusu var.Hani bir yemeğe kekik koyduğunuzda aldığınız yumuşak koku gibi, kendine özgü bir tarzı var.Herkesin öyle hemen anlayıp tepkimeye giremeyeceği cinsten.Mesela Arif v 216 da Arif’in 216’ya nostalji olsun diye yoğurtçuya çarpıyorsun değil mi demesi gibi.
Belki öncekiler gibi çok şahane bir film olmadı, belki beklentiyi tam karşılayamadı ama yine de ısındığımız sevdiğimiz ağızda eriyen şeker tadı bırakan filmler arasında raflarda yerini aldı. Seslendirilen şarkılarla şöyle bir neşemizi havamızı bulduk değil mi? Kendisi farklı farklı karakterlere bürünebiliyor. Geniş de bir konu yelpazesi var. Diyeceğim o ki sen böyle filmler yapmaya devam et, hatta filmlerinde falan beni de oynatabilirsin. Bu bir teklif mi dersen evet bu bir teklif, bekliyorum Cem abiciğim. Kaprissiz bir insan istersen.. Eminim gelecek kuşaklara iyi bir sinema birikimi bırakmış olacaksın. Zaten bu hayatta biz gittikten sonra ardımızda kalacak olan izimiz değil midir?
Ne demiş Baki:
Avazeyi bu aleme Davut gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş…


Yazinizi cok begendim,degisik konularda devamini bekliyorum.