Nietzsche-FELSEFE-YALNIZLIK İLİŞKİSİ

Felsefe, doğruyu bulma arayışıdır. Ve bu arayış bir ömür boyu filozofun en derin ilhamıdır yaşamak için. Doğruyu bulmak için yanlışı yıkmak gerekir. Ve yanlışlar, kalıplaşmış asıl doğru olarak benimsedikleri kavramlar, kurallar ve sorgulamadan kabul ettikleri aile, kültür, din gibi geniş bir alanda hayatın her noktasındadır.

Filozof, “Ya öyle değilse?” dediği için hor görülmüş, dışlanmış, ölümle tehdit edilmiştir ve sonuç olarak yalnız bırakılmıştır. Farklı düşünüşlerin konusu önemli olarak bize öğretilenleri reddediyorsa onlara zihnimizde yer vermeyip çözümlemememiz yanlışını hemen ortaya koyar. Savunma mekanizmalarımız açılır ve “Ben bunca zaman buna inandım, bu doğru ve ben doğru olarak yaşayacağım.” der duvarlarla yaşayarak.

İşte o duvarların içinde biri aksini iddia ederse o duvar dışı olur ve yalnızlığa mahkûmdur.

Felsefe o yüzden zorlu yollardan geçmiştir. Nietzsche, “Tanrı öldü!” dediğinde rahiplerin hepsi toplanıp sükûnet ile ne demek istedi ve savunmamız ne kadar doğru ki biz Hristiyan’ız dememiştir. Tanrı’nın en büyük özelliğini, ölümsüzlüğünü, elinden almaya çalışan, zırvalayan bir şarlatan olduğu düşünülmüştür.

Sözün derinliklerinde yatan insanın, Tanrı’yı zevk ile öldürdüğünü ve insanın içindeki ahlakın olması gerektiği gibi özgürce dolaşmasını istemiştir Nietzsche. Nietzsche de diğer filozoflar gibi pes etmemiş ve doğru saydığı bilgiden, bilgelik sevgisi ile ayrılmıştır.

Yalnız olmak zor, ancak asıl doğruyu inkâr edip yalnız kalmamak daha zor. Çünkü yalnız kalmamak için büsbütün bir tutarlı olmak ve kendini yalanlara itmemek önemli bir kural. Bu yüzden çoğu insan doğrularını ört pas edip kalabalıkların içerisinde yalnızlığın kollarında uyuyor ya tüm rahatsızlığıyla…


Youtube
Seninde bize katılmanı isteriz. Sende BU FORMU eksiksiz doldurarak bize katılıp, yazarlar kadromuzda kadromuzda yer alabilirsin.

Kültür, Sanat ve Araştırma Bloku.



Bir Cevap Yazın