Friedrich Wilhelm Nietzsche’nin YALNIZLIK Kavramının Etimolojik Kökeni (MAKALE)

İkinci kavram olarak “yalnızlık “kavramının kökeni de şuradan gelmiştir. Yalnızlık, İngilizcede aralarında anlam farklılığı olmakla birlikte “loneliness – lonely” , “solitude” , “desolatian” ve “pivacy” gibi kavramlarla ifade edilmektir. Fakat daha ziyade yalnız olmanın karşılığı olarak “loneliness – lonely” kavramı kullanılmaktadır.

Arapçada ise yalnızlığın karşılığı olarak; “Eşi olmamak, tek olmak, kendini çekmek, ayrı tutmak, tecrid etmek” anlamında “infirâd” ve “vahdef” kişinin önceden içinde bulunduğu bir durumdan kendini soyutlaması, ayrılması, bağını kesmesi, uzaklaşması ve halktan uzaklaşıp onlardan ayrı yaşaması anlamında “uzlet” ve kişinin kendisi veya bir başkası ile yalnız kalması “Hakk’la” olmak için halktan ayrılıp yalnız kalma veya tenhaya çekilmek ve

Hiçbir kimsenin ve dünya malının bulunmadığı bir yerde ruhun Allah’la konuşması anlamlarında “halvet” kavramları kullanılmaktadır. Türkçe’de ise yalnızlık; “Yalnız olma durumu, kimsesizlik, kimse bulunmama durumu, ıssızlık, tenhalık ve nüans farklılığıyla beraber tek başınalık” anlamında kullanılmaktadır. Kılavuz ‘a yalnızlık ile toplumdan soyutlama kavramları birbirinden farklı anlamlara gelmektedir.

Yalnızlık kavramı daha çok bireyin toplumsal ilişkilerinin oluşturduğu dokuyu öznel olarak algılaması durumudur. Toplumdan soyutlama ise büyük ölçüde toplumsal ilişkiler alanında nesnel verilerle ilgili bir durumdur ve toplumla bütün sosyal bağların kopmuş olması anlamına gelmektedir. İnsanlar hep topluluklar halinde yaşamışlardır.

Bu nedenle, insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeği hücrelerine kadar işlemiştir. Bu gerçeğin göz ardı edildiği bir durum olarak yalnızlık, insanın sosyal bir varlık olduğu gerçeği hücrelerine kadar işlemiştir. Bu gerçeğin göz ardı edildiği bir durum olarak yalnızlık, insanın kendisini işe yaramaz, yalıtılmış ve amaçsız hissetmesine yol açar.

Yalnız biri için yaşam çekilmez ve bayadır. Yalnızlık, gerçekleşmeyen sosyal ve duygusal beklentiler sonucunda oluşan bir boşluk duygusu şeklinde hissedilebilir. Bu durumda yalnızlık bireylerin katlanmak durumunda kaldıkları iç karartıcı, rahatsızlık veren, yabancılaştırıcı bir parçalanmışlık duygusudur.

Psikolojik bir yalnızlık sarsıcı ve korkunç bir deneyimdir.

Dolayısıyla yalnızlığın basit bir problem olarak algılanıp geçici çözümler sunulması doğru olmaz. Yalnızlık, dipsiz ve yaralayıcı bir ruh uçurumudur. Dolayısıyla azaltılsa da yok edilmesi zor bir durumdur. Bu duygunun yaşadığı anlarda insan kendini sanki dünyada tek başına kalmış ya da bir uçurum boşluğundaymış gibi hisseder ve yaşama isteğini kaybeder. Bu anlamda birey var gücüyle yalnızlığını aşmaya, gruplara, kalabalıklara katılmaya çalışır.

Çoğu zaman insan bu kalabalıklar içinde rol yapar. Mutlu olmadığı zamanlarda mutlu görünmeye çalışır. Bunu yalnızlığının kimse tarafından anlaşılmaması için yapar. Tıpkı her zaman güçlü durmaya çalıştığı gibi. Yalnızlığını hep gizler herkesten her şeyden bazen kendinden bile…


Youtube
Seninde bize katılmanı isteriz. Sende BU FORMU eksiksiz doldurarak bize katılıp, yazarlar kadromuzda kadromuzda yer alabilirsin.

Kültür, Sanat ve Araştırma Bloku.



Bir Cevap Yazın